8 Aralık 2015 Salı

Göcmen kuşuz yarına


                                                   GÖÇMEN KUŞLAR


Yolun başında durmuş gelip geçene bakıyordu. Ağarmış sakallarını sıvazlayıp duruyordu . Başında ki kalpagını düzeltip yeniden karşıdaki denize bakmaya devam ediyordu. Torunu yanda çakıl taşlarıyla oynarken yanına eski arkadaşı Mehmet geldi. Selamlaştılar oda yanına oturdu, eskiden olan hikayeleri tekrar yad etmeye başladılar. Küçük torunu onlara baktı derinden sohbete daldılar , onu unutmuş gibiydiler, yavaşça denizi daha iyi seyredebilmek için uçuruma doğru yaklaştı büyük kayalardan aşagı ayakları sarkıttı, yere oturdu,elindeki çakıl taşlarını atmaya başladı.Gözlerini denizden alamıyor ve gökyüzündeki kuşları seyretmeye başladı "v" şeklini almışlardı güneye doğru uçuyordular."Dedesi göçmen kuşların güneye sıcak memleketlere gittiini söylemişti". Çocuk düşme tehlikesini farketmediği için dedesinin yaşadığı korkuyu yüzünde göremedi,belinden geriye çekildiğini hissetti."Yavrum sen ne yapıyorsun ! düşersin burdan, derken sesi titriyordu , yaşlı adamın. Torununa sımsıkı sarıldı,gözlerinde şevkatle sarıldı. Onu bankın yanına götürdü, "sende uçup gidecektin göçmen kuşlar gibi.." derken onu oturttu ve yanına oturdu. Derin bir soluk aldı, "Sakın birdaha oturma ve fazla yaklaşma tamammı, söz ver bakim bana " dedi ve gözlerinin içine baktı.Dedesinin gözlerini çok seviyordu ona şevkatle bakıyorlardı. Onu üzmemek için hemencek" Tamam dedecim söz! dedi. Dedesi durdu ve her zaman yaptığı gibi anlatmaya başladı . Mehmet amcada onlarla oturmuş Hüseyin dedeyi dinlemeyi başladı. "Birzamanlar bizim memlekette senin gibi küçük bir kız vardı,bu küçük kızın babasını arkadaşı ,öfke sonucu yaraladı ve kısa zamanda öldü. Küçük kızın babası ölünce kardeşiyle iyice yetim kaldılar . Anneleri tekrar evlendi ama babasız olmuyor işte. Dedesi onu koruyup kolluyormuş ama o yavrucakta baba özlemi çokmuş. Çünkü babasızlığı hep karşısına çıkıyormuş. İtilip kakılıyormuş, fakirlik bir yandan zor bir yaşamları varmış. Küçük kız çok sıkıldığı zamanlarda böyle yüksekçe yerlere gider kenarına oturup ağlarmış. Sanki orda tüm sıkıntıları gidermiş. Böylece seneler geçip giderken kızımız büyüdü, ama o hep kayalığa gelip oturur gökyüzüne bakarmış sanki bir haber alacakmış gibi.. Bir gün gökyüzünde göçmen kuşlar belirmiş yine güneye göç ediyorlarmış kızımız ne görmüşse koşarak köye gelmiş, bizlere burdan hepimiz gidecegiz güneye diye söylemeye başladı. Hepimiz güldük tabi. Çok geçmedi muhtar bize devlet aracılığı ile (K) a göçmen olarak gitmek isteyenlerin yazılması gerektiğini söyledi. Bizde o fakirlikten kurtuluruz diye göçmen olarak yazıldık . Çok azımız kaldı geride. Bizde göçmen kuşlar gibi güneye göç ettik. Yıllardırda burdayız yavrucum. O kızcaz da geldi kocaman bir ailesi oldu ve yavruları göçmen kuşlar gibi dağıldı yaz oldumu ona geri geliyorlar. şimdilerde o fakir kız çok zengin kendine yeten biri. Dedi ve durdu yine gözlerinde yaşlar belirmiş ti . "Dede cim neden agladın " torunu da hislenmişti ağlamasına dayanamdı. Parmak ucuyla göz yaşlarını silmeye çalıştı dedesinin."O ölen benim güzel oğlumdu, hafızımdı, o kız da torunumdu." " Çok özledim memleketi ve " dedi gerisi gelmedi. "Biz zaten bu dünyaya misafir gelmedikmi , az kaldı zaten kavuşuruz gidenlerin ardından. Yerlerinden kalktılar ve köylerine doğru giderlerken denizin üstünden göçmen kuşlar güneye doğru ilerliyorlardı.

 HATIRAMI ALDA GİT 

Yaşama umutla saklanan bi sır gibi,

 Kapattıık kapıları manasızca yarına,

 Gönlümüzün gözünü çıkartık manasızca,

 Sevinçleride gömdük geriye umutlarıda

 YALNIZLAR Hep yanlızlar kervanında

 Hayaller peşinde koşanlar

 Kalabalık içinde kaybolan Yanlızlar var ya..

--> --> -->

Aksam sefasi da gidiyor


                                                      AKŞAM SEFASI
 Akşam sefasının kokusu o kadar güzel ki . Her akşam bu güzel kokulu agacın yanında oturmak ve o güzel kokuyu teneffüss etmek , bana verilen güzelliklerden biri. Sonra gecenin yıldızları çıkmaya başlıyor , ve dolun ay' da misafir oluyor, geceye. Aklımıza hiç gelmeyen kelimeler beynime bu güzelliklerin sahibini düşündürmeye başlıyor. Parlak yıldızların her biri sanki her birimiz, kimi parlak kimi sönük... Havada sovumaya başladı ,artık sonbaharın etkisiyle gece yavaş yavaş değişmeye başlıyor. O güzel kokuyu içime çekip , çiçege yaklaşıp onla sohbet ediyorum ( tek taraflı ) ondan ayrılırken sahibine şükrettim. AkŞam sefası dediğim ağacımsı bir çiçek . Küçükken komşumuzun yolundan geçtiğimizde , bir bahane ile sohbet açıp , o güzel kokuyu tenefüs edebilmek , hoş bir duygu idi . O çiçeği buldum bende büyütmeye kalktım ama , can çekiyor , bu karadeniz onun için soğuk . Üşüyor seneye çıkmayacağı belli .Hava buz gibi , ben titrediğime göre , bu can nasıl sağ çıkar .İnsan en sevdiği şeylerle imtihan oluyor işte .Gözümü yumuyorum gecenin ayazında o çocukluğma dönüyorum . Her işimiz babamızın kontrelinde ,korkusuz ve güvendeydik . Ben de babacı idim . Şimdi anneme haksızlık ettiğimi anlıyorum . Keşke onlar olsaydı . Karadeniz sakince , soğuk ya . Geçmişte durulmuyor . Gece de neler saklı ,bilmem ama yarın güneş olacak o kesin . Yıldızlar çok parlak . Dünya kavgası bitmiyor . İnsanlar rollerine devam ediyor , ölenler ,doğanlar ve geçip giden zaman işte . Neyi paylaşamıyoruz hiç bilemedim .

Zor zamanlarda yapilan yardim en makbulu



                                     Dünya bir sırdır, gönülde,fikirde ,ne varsa yürekte ,dökülür inciler gibi kelimelere...


ZOR ZAMANLARDA


Küçük ellerini pantolon cebine sokup , ısınmaya çalıştı. Elleri hep üşüyordu, keşke babası biraz daha para kazanabilse ona bir ceket alabilseydi. Yavaşça eve doğru yürümeye başladı bugün arkadaşlarının kürklü kapişonlu ceketlerine imrenerek bakmıştı. Şu burnuda akmasa ne iyi olurdu. hep akıyordu ve onla dalga geçiyorlardı, mendili bile yoktu bir bez parçası bulmuştu onuda heryerde çekemiyordu. Sanki herkes onun bu yokluğunla alay ediyordu . Gözleri dolmuş , gökyüzüne doğru baktı . Annesi ellerini hep yukarı açar dua ederdi. Kimle konuşurdu dua neydi bilmezdi, ama birşeyler istendiğini biliyordu, ellerini açtı , Annem senden istiyor , bende istiyorum ,bana bir ceket, birde evimize odun yolla neolursun dedi. Aynı annesi gibi yüzüne ellerini sürüp yola devam etti. Yarım saat yürüdü sonderece üşümüştü , eve gelince koştu , hemen kapıyı tekmeledi ,annesi açtı ,kapıyı açarken içeriiden bir sıcaklık hissetti '' gelsene yavrum donmuşun,'' annesinin sıcak elleri onu sarmalamıştı ne olduğunu anlamadı kendini yerde buldu. Gözlerini açtığında annesinin endişeli gözleriyle karşılaştı, gülümsedi ısınmıştı,artık üşümüyordu. Babasıda yanındaydı elinde birşey vardı ,'' bak bunu görüyormusun ,bunuda sana aldım'' ceket vardı elinde hemde arkadaşlarının kinden ve beslenme çantası . Hemen kalktı sevinçten babasına sarıldı , ağlıyordu, üşümeyecekti artık. Babasını işe almıştı iyilik sever bir amca ve zekatını vermişti. Birde eve kömür yollamışlardı. Hemen ellerini açtı '' TEŞŞEKKÜR EDERİM''.......Minik kalbi okadar sevinçle dolmuştuki ...

Gelen Misafirler